5 Mart 2009 Perşembe

kalp krizi

ABD’de her yıl yaklaşık 1.5 milyon kişi kalp krizi geçirmektedir. Kalp krizi geçirenlerin üçte bir kadarı ilk 20 günde, %3-%12’si de bir yıl içinde yaşamlarını yitirmektedir. Enfarktüsün nedeni kısaca kolesterolle ve yağla dolu plak tarzında lezyonların damarı tıkamasıdır.
Belirtiler
Kalp krizi ya da enfarktüs; kalbin koroner arterlerinde gerçekleşen bir bozukluk sonrası meydana gelen yetersizlik sonucu şiddetli göğüs ağrısıyla ortaya çıkan ve ölümle sonuçlanması olası fizyolojik durum. Dünyada en başta gelen ölüm sebeplerindendir.Bazı belirtileri bulunmakta ve dikkat edildiğinde hayat kurtarıcı olabilmektedir. Bunlardan başlıcaları;· Göğüs kafesinin orta bölgesinde birkaç dakikadan uzun süren baskı, sıkışma, ağırlık, huzursuzluk, Adrenalin deşarjı ve ölüm hissi.· Omuzlara, boyuna veya kollara yayılan göğüs ağrısı;· Aritmiler· Baş dönmesi, baygınlık, bayılma, bulantı, [[soğuk terlemeyle beraber göğüs kafesi şikayetleridir.
Tanı
Tanı öykü ve klinik bulgularla konur.
Tedavi
İlk tedavi önlemleri oksijen, nitrogliserin, düşük doz aspirin ya da ağrı tedavisi olabilir. Kalpteki ritim bozukluklarını giderici antiaritmik ilaçlar ve kalp kasındaki hasarın ilerlemesini önlemek için beta-blokerler verilebilir. Hasta krizden sonraki ilk birkaç saat içinde hastaneye yatırılırsa pıhtıları eritmek için trombolitik ilaçlar verilebilir. Ayrıca anjiyoplasti (daralan kalp damarlarının genişletilmesi) ya da koroner arter köprüleme (bypass) ameliyatı yapılabilir.
Öneriler
Unutmadan ilave edelim; düzenli egzersiz yapmak, ayda bir defa halı sahada arkadaşlarla buluşup maç yapmak değildir. Böylesi düzensizce yapılan sporlar antremana hazır olmayan kalbi yorar. Bir uzmandan yardım alarak düzenli spor yapmanızı tavsiye ederiz.Kalp krizi riskini azaltmak için bazı öneriler; sigara içmemek, varsa yüksek tansiyonu kontrol altında tutmak, yağ, tuz ve kolesterolden uzak kalmak, genellikle sebze ve meyve yemek, düzenli egzersiz yapmak, kiloyu normal sınırlarda tutmak, diyabet varsa diyete uygun kalmak, ve ailede kalp hastalığı hikayesi varsa düzenli kontrol altında bulunmaktır.

Karpal Tünel Sendromu

Ellerimiz vücudumuzu ve kişilik özelliklerimizi yansıtan en önemli organlardan bir tanesidir. Ellerimiz sağlığımıza dikkat edip etmediğimiz, mesleğimiz gibi pek çok özelliğimizi yansıtır. Peki, ellerinize yeteri kadar özen gösteriyor musunuz?Ellerinizde ağrı ya da uyuşma varsa bu durumu hafife almamanızda fayda var.
Çünkü el uyuşmaları, birçok hastalığın belirtisi olabilir. El uyuşmalarına sebep olan Karpal Tünel Sendromu hakkında Sema Hastanesi Beyin Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. İlhan Elmacı bilgi verdi.Karpal Tünel Sendromu çok sık görülen bir sinir tuzaklanması olduğunu söyleyen Doç Dr. Elmacı el sinirlerinin el bileğinin iç yüzünde bağ dokusundan bir tünel olan Karpal Tünel içerisinde sıkışması sonucunda bu sendromun oluştuğunu ifade etti.Kadınlarda erkeklere nazaran daha sık görülen Karpal Tünel aynı tür el hareketlerini sürekli olarak yapmak sebep olabiliyor.
Sürekli bilgisayar kullananlar, marangozlar ve müzisyenler gibi meslek grupları risk altında.Karpal Tünel Sendromuna yol açan sebepler;

* Tekrarlayan yorucu bilek hareketleri (örgü örmek, yazı yazmak, bulaşık yıkamak, bilgisayar kullanmak)
* Hamilelik
* B6 vitamin yetmezliği
* Diyaliz
* Doğuştan gelen yapısal farklılıklar
* Aşırı şişmanlık
* Büyüme hormonu fazlalığı

Hastaların özellikle elin ilk 3 parmağında ağrı, yanma, karıncalanma ve uyuşma hissi şikayetleri ile geldiğini söyleyen Doç Dr. Elmacı; şikayetler özellikle geceleri artış gösterir. Hasta uyandığında elini sallayarak veya ovarak rahatlamaya çalışır dedi.
Karpal Tünel Sendromunda Şikayetler
* El ve parmaklarda uyuşukluk ve karıncalanma (özellikle başparmak, yüzük parmağı ve işaret parmağı)
* Bilek, avuç içi ve kolda ağrı
* Uyuşukluk ve ağrının geceleri daha çok olması
* Ellerin kullanılması ile ağrının artması
* Cisimleri kavramada yetersizlik olması
* Başparmakta güçsüzlük olması

Karpal Tünel Sendromununun tedavisi ilaç ya da elin istirahati ile gerçekleşmiyorsa cerrahi müdahale gerekiyor.

devamı: http://www.medishared.net/mediforum/showthread.php?t=17294

gebelik testleri

Hamile olup olmadığınızı en erken anlamanın yolu gebelik testi yaptırmaktır…
4 günlük döllenmiş yumurta, insan koryon gonadotropini hCG denilen bir hormon salgılamaya başlar. Bu hormon vücut suyunda vücudun dokularına yayılır. Başlangıçta kanda bulunabilir, kısa bir süre sonra ise idrarda teşhis edilebilir.
Gebelik testlerinin çoğu, kan örneğinden daha kolay alınan idrar örneği ile yapılır.
hCG nin varlığını tespit etmek için birçok idrar tahlili tipi kullanılır. Çoğu, hCG ile bir hCG antikoru arasındaki bir reaksiyona dayanır. İlk reaksiyonun gerçekleşip gerçekleşmediğini belirlemek için ikinci bir reaksiyona ihtiyaç vardır. Bu genellikle bir renk değişimidir.
Bazı kadınlar evde yapılan gebelik testlerini kullanmaktadırlar. Bu test paketleri çoğu eczaneden alınabilir. Çoğu, bir test tübünde idrarla karıştırılan bir solüsyon içerir. Belirli bir süre teste göre değişmek üzere birkaç dakikadan birkaç saate kadar geçtikten sonra, hamileyseniz koyu bir halka oluşur. Bazı markalarda, bir renk değişimi gebeliği belirtir.

Gebelik testini evde yapmaya karar verdiyseniz, talimatları dikkatle izleyin. Ayrıca ister evde ister laborutuvarda yapılsın, günün ilk idrarını kullanırsanız gebelik testi daha doğru olur.
İdrar testlerinin doğruluğu:
Doğrulukları, karmaşık olabilecek talimatları ne kadar iyi izlediğinize çok bağlıdır. İlk kez kullananların ya da deneyimsiz kullanıcıların doğru bir test sonucuna ulaşmaları daha küçük bir olasılıktır ve hiçbir test kusursuz değildir. Ayrıca gebelik testleri, özellikle gebeliğin ilk günlerinde uygulandıklarında, hamile olduğunuz halde olmadığınızı gösterebilirler. Bunun nedeni, gebeliğin ilk zamanlarında hCG düzeylerinin düşük olması ve teşhis edilememesidir. Bu nedenle, herhangi bir gebelik testinin negatif sonuçları, pozitif bir sonuçtan daha az güvenilirdir.
Evde yapılan gebelik testleri tarama testleri olarak kabul edilmelidir. Test sonucu negatifse ama gebelik belirtileri gösteriyorsanız, doktorunuza başvurun. Sonuç pozitifse, onaylaması ve doğum öncesi bakım için doktorunuza gidin.

Hamileyseniz ve adetiniz 4 ila 7 gün geciktiyse, bir klinikte ya da doktorunuzun muayenesinde yapılan idrar testinin sonuçları dörtte üç oranında pozitiftir. Adetiniz 2 hafta geciktiyse, doğruluk oranı yüzde i00e yaklaşır. Evde yapılan gebelik testlerinin sonuçları, adetin gecikmesinden 10 gün sonra yapıldıklarında yüzde 95 oranında doğrudur.
İdrara dayalı gebelik testleri en sık olarak kullanılmaktadır, ama bazı durumlarda, daha kesin olduğu ve hamileliği daha erken teşhis edebildiği için bir kan testi de uygulanabilir. Dış gebelik yumurtanın fallop tüpünde ya da rahim dışında bir yerde gelişmeye başladığı gebelik durumunda, idrara dayalı gebelik testlerinin negatif sonuçlarına karşın, kadında tüm gebelik belirtileri görülebilir. Bunun nedeni, yumurta rahimde olmadığı zaman HCG düzeylerinin yüksek olmamasıdır. Ancak kan testi daha hassastır ve gebeliği teşhis edebilir. Dış gebelik potansiyel olarak yaşamı tehdit eden bir durum olduğu için, bu bilgi annenin hayatının kurtulmasına yardımcı olabilir.

GEBELİK TESTLERİ
Hamile kaldığınız andan itibaren vücudunuzun kimyası değişmeye başlar. Döllenen yumurta rahimde uterus yerleştiği andan itibaren HCG Human Chorionic Gonadotropin adı verilen bir hormon salgılamaya başlanır. Normalde kanda ve idrarda belirli miktarda bulunan bu hormonunu arttığının çeşitli testlerle tespit edilmesi bazı istisna durumlar hariç hamile olduğunuzun kesin kanıtı sayılır.
İdrar testleri:Kanınızda bulunan B-HCG belli bir eşik seviyesine olaştığında idrara çıkmaya başlar ve hamileliğinizin ilerlemesiyle idrardaki bu seviye artar. İdrarda yapılan bu testlerin amacı, B-HCG nin varlığının ya da yokluğunun saptanmasına dayanır. Çeşitli testlerin hassasiyeti arasındaki farklılıklar idrardaki seviyeyi tanıyıp tanıyamamalarına dayanır. Eczanelerde ya da evlerde hazır test kitleri yardımıyla uygulanan idrarda gebelik testlerinin güvenilirliği üretici firma tarafından her ne kadar 99 olarak belirtilse de yapılan çalışmalar özellikle adet gecikmesinin 10 günden daha az olduğu durumlarda hata oranının yüksek olduğunu göstermektedir

devamı: http://www.medishared.net/mediforum/showthread.php?t=34826