Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığından korunmak ile keneden korunmak arasında doğrudan bir bağ olduğunu artık hepimiz biliyoruz...
Keneden korunmak için en radikal çözüm bunların bulunabileceği ortamlara girmemek; ancak bu çok marjinal bi durum ve pratik değeri de fazla yok. Zira bu “çözüm” doğadan ve onun tüm unsurlarından (çayır, çimen, ağaç, vs..) uzak kalmayı gerektirir ki, bizi çevreleyen cam bir fanusa sahip olmadığımız için uygulama şansı da çok sınırlı. Böylesi etkinliklere en az sempati duyanlarımız bile, hiç olmazsa ayda yılda bir Eymir’e gider, işyerinin bahçesinde öğle yemeğini yer, bahçesinde / balkonunda / terasında mangal yapar, ODTÜ’de çimenlerde oturur, vs...
Kaldı ki, bu mesajın muhataplarının doğa ile iletişimini hiçbir zaman kesmeyeceklerini çok iyi biliyorum; özellikle izci, kampçı ve fotoğrafçı arkadaşların...
Bu durumda keneleri kendimizden uzak tutmak gibi bir çözüm, tek çare gibi gözüküyor...
Bu geniş çerçeveli gerçeğin en dikkat çeken yansıması, keneden koruduğunu iddia eden ürünlerin pırtlak gibi ortaya çıkması oldu...
Bu çok önemli; zira böyle bir ürünü kullandıktan itibaren keneden korunduğunuzu düşünüyorsanız; ancak ürünün etkisi yeterince güçlü değilse, sonucu dramatik olabilir...
Dolayısıyla bu ürünlerin doğru seçilerek rasyonel bir şekilde kullanılması ile kene tehditini etkili olarak savuşturabiliriz..
Bu çerçevede yaptığım araştırmaların sonuçlarını sizinle paylaşmak isterim.. Bunlar benim ulaştığım ve deneyerek memnun kaldığım sonuçlar; eksik / yanlış ya da eklemek istediğiniz bir konu varsa, açığım elbette...
Öncelikle, bugüne dek başta sivrisinek ve karasinek olmak üzere zararlı haşerete karşı üretilen hemen tüm markalar, son gelişmeleri ardından keneyi de ilgi alanlarına aldılar. Artık ürünlerinin üzerinde “kene dahil her türlü haşereti haklar” gibisinden ifadeler görülüyor. Ben bu olayı, her türden yemek servisi yapan lokantalara benzetiyorum. Hani bir lokantaya gidersiniz, menüde her telden yemek vardır, ama hiçbiri usta işi değildir. Buna karşılık tematik yemek servisi yapan lokantalardan daha fazla memnun kalırsınız, sadece mantı ya da sadece iskender yapan lokantalar gibi, zira adam tek bir işte yoğunlaşmıştır. Dolayısıyla bu ürünlere mutlak olarak güvenmeyin diyorum, ben güvenmiyorum..
Buna karşılık, kene mücadelesi konusundaki bilimsel çalışmaların aşağıdaki sonuçlarını dikkate almanızı öneririm:
Kene mücadelesinde en etkili madde “permethrin”. Binde beş oranında permethrin içeren bir karışım keneleri çok kısa bir sürede öldürüyor. Buna karşılık, bu maddenin her miktardaki oranına karşı kenelerde mutlak bir kaçınma eylemi görülüyor; yani eser miktarda bile algılayacak olurlarsa o ortama girmiyorlar. Dolayısıyla, kene kovucu olduğunu iddia eden ürünlerin içeriklerinde bu maddeyi (permethrin) mutlaka arayın ve görürseniz de çekinmeden alın. Hatta “almak” ne kelime, stoklayın, zira üretici firmalar yoğun talep karşısında tam vardiya çalışıyor olmakla birlikte bu tür ürünleri piyasada bulmak bu ortamda çok zor; ben epey bi eczane dolaştım ama bulamadım; sonuçta bi ecza deposundan zorlukla bulabildim.
“Permethrin”, su bazlı ürünlerin içeriğine eklenerek kullanılmakla birlikte, bu ürünler doğrudan insan vücuduna uygulanmıyorlar. Elbise, ayakkabı, çadır, mat, yaygı, uyku tulumu gibi, doğada kullanacağınız eşyaların DIŞ YÜZEYLERİNE ince bir tabaka halinde sıkılıyorlar. Eşyaların yıkanmaması kaydıyla etkisi bir haftadan fazla sürüyor; bu etkin maddeyi algılayan keneler bu eşyalara ve dolayısıyla size ulaşamıyorlar.
Bunların dışında, mesela pikniğe gittiğinizde, ormanda kamp kurduğunuzda, fotoğraf için kamuflajla sotaya yattığınızda, bulunduğunuz yerin çevresine (sınırlı ve ufak bir bölge olduğunu öngörüyorum) kesintisiz olarak bunu sıkarsanız / dökerseniz, kenelerin uçma, hoplama, zıplama gibi atraksiyonları olmadığı için, o çizgiden içeriye girebilmeleri sözkonusu olmaz.
Aynı şekilde, çocuk arabalarının tekerleklerine, piknik masalarının ayaklarına, bahçe / balkon / teras sınırlarınızı oluşturan duvarlara, kapı altlarına, vs.. uygulayabilirsiniz. Tabi kenelerin serbest düşme olanakları olduğu için ağaçların altındayken dikkat edilmesi gerekiyor yine de..
Bu tarz bir ürün olarak Tamay Sağlık ve Zirai Ürünler Şirketinin KEN – KOV isimli ürününü öneririm. Etkisi itibariyle Sağlık Bakanlığı’ndan onaylı ve içeriği itibariyle de Dünya Sağlık Teşkilatı normlarına uygun olan bu ürün 240 gramlık sprey şeklinde satılıyor..
Kullanım konusunu biraz daha açmak gerekirse; doğaya çıkmadan önce, kullanmayı öngördüğünüz giysilerin, eşyaların ve ayakkabıların dış yüzeylerine bu ürün eşit olarak (hafif nemlenmeye başlayana kadar) sıkılır; ancak giysilerin yaka, paça ve diğer açıklıkları ile, çorapların dış yüzeyinin tamamına ve ayakkabıların konç kısımlarına daha yoğun sıkılır. Aynı şekilde, uyku tulumlarının açık kısmına, çadırların kapı kısımlarına, çocuk arabalarının tekerlek çevrelerine, vs... diğer bölgelerine yapıldıklarından daha fazla sıkılır. Bu uygulamayı yapıldıktan sonra giysiler ile eşyalar bir askıda, en az 2 saat (nemli ortamlarda 4 saat) kurumaya bırakılır. Su bazlı olduğu için elbiselerde leke falan bırakmıyor..
DİKKAT: Sadece dış yüzeye sıkılacak (elbiselerin vücuda temas eden iç yüzeylerine uygulanmayacak), etkisini sürdürmesi isteniyorsa elbiseler ve eşyalar yıkanmayacak, yıkandıklarından sonra uygulama tekrarlanacak, ateşe sıkılmayacak, göze bulaştırılmayacak, ÇOCUKLARDAN UZAK TUTULACAK, ağızdan alınmışsa kişinin kusması sağlanacak...
Bunun yanısıra “CHRYSAMED” isimli ürünü de kullanabilirsiniz. KEN – KOV daha çok elbise ve eşya gibi sınırlı alanlara uygulanırken bu ürün daha geniş ortamları kenelerden izole etmek için ideal... Ancak uzman mağazalarda bulabilirsiniz; 5 litrelik bir plastik şişeyi, yanında pompasıyla birlikte, 35-40 YTL. arasında satıyorlar. Belediyelerin kullandığı ürün de ağırlıklı olarak bu.. Eğer doğada sınırları belli bir bölgede uzun süre geçirilecekse (çadırlı kamplar, gün boyu süren piknikler, bahçelerdeki mangal partileri, fotoğraf çekimi için kamuflaj, vs..), ilgili bölgeye pompayla bu üründen sıkılır, sınırları oluşturan çizgiye ise biraz daha fazla sıkılır. Bu tarz bir uygulamayı KEN-KOV’un 240 gramlık spreyi ile yapamayacağınızdan dolayı, bahçenizi, balkonunuzu, terasınızı, ormandaki kamp alanınızı, piknik bölgenizi falan bu ürünle elden geçirebilirsiniz; etkisi 2 hafta kadar sürüyor. Uygulama yaptıktan sonra bir iki saat ilaçlı bölgeyi kullanmayın; sonrasında evcil hayvanlar, çoluk çocuk için zararsız.
Buraya kadar belirttiğim ürünler insan vücuduna uygulanmıyorlar. Eğer tam ve mutlak bir koruma düşünürseniz, bunlardan önce vücudunuza uygulayabileceğiniz bazı ürünler de var. Bu konuda herhangi bir marka belirtmeyeceğim; ancak bu ürünlerin içeriğinde MUTLAKA ama MUTLAKA olması gereken etken madde; “REPELLENT”. Yani prospektüsünde, repellent içerdiği belirtilmemiş olan ürünlere fazla güvenmeyin. Bu ürünlerin en ideal kullanımı; doğaya çıkmadan önce vücudun giysilerin örtmediği kısımlarına sıkılıp elinizle ovalayarak iyice yedirilirse iyi olur; özellikle parmak uçlarından omzunuza kadar olan bölgeye ve boynunuzun tüm çevresine çokca uygulanmalıdır. Uygulamanın ardından elinizi yıkamanız gerekir; kene potansiyeli olan yerlerde ayaklarınızın asla ve asla çıplak olmadığını öngörüyorum ama öyle bir niyetiniz varsa ayaklarınızı da iyice ovalamanız gerekir. Bu ürünlerin etkili koruma sürelerinin 3-4 saati geçmediğini de unutmayın, bu sürenin sonunda tekrarlamak üzere ilacı herzaman yanınızda bulundurun.
Ek bir öneri olarak, kamp atılması durumunda çadırın kurulacağı alanın 3-4 katı genişliğindeki bir alana, piknik yapılacaksa yaygının serildiği alanın 2-3 katı genişliğindeki bir alana, fotoğraf için kamuflaja yatılacaksa kamuflaj alanının 2-3 katı genişliğindeki bir alana naylon sermek bence çok faydalı olur. Bu tür naylonları eskiden Ulus’daki inşaatçılardan ve boyacılardan alırdık; şimdilerde Bauhaus, Koç Taş gibi marketlerde “çok amaçlı naylon örtü” adıyla küçük poşetlerde satıyorlar, 20 metrekareden 60 metrekareye kadar olmakla birlikte küçük bir kitap kadar hacimli ve hafif..
Özetlemek gerekirse, üç aşamalı bir uygulamayla kenelerden korkmaya gerek yok:
1- Doğaya çıkmadan hemen önce vücuda ilaç uygulanacak... (Etkisi 3-4 saat)
2- Doğada kullanacağınız elbiseler, ayakkabı ve eşyalar ilaçlanmış olacak... (Etkisi, yıkamamak kaydıyla 1 hafta kadar)
3- Doğadaki menzilinize ulaştığınızda, konuşlanacağınız bölge ve çevresi ilaçlanacak... (Etkisi 2 hafta)
Tüm bu ritueller size zahmetli ve can sıkıcı gelebilir; ancak gerekli ilaçları elinizin altında tutup uygulamayı da birkez yaptıktan sonra, aslında öyle olmadığını, uzun zaman almadığını ve fazla da bir zahmet gerektirmediğini göreceksiniz. Yani, güneşlenmeden önce güneş kremi ve nemlendirici sürdüğünüzü düşünün, ondan birazcık daha uzun ve zahmetli, o kadar... Buna karşılık yararları tartışılmaz... Rituellerin sadece ilk bölümünü titizlikle uygulamak doğadaki kısa süreli etkinlikler için yeterli olabilir; ama ilaveten ikinci bölümü uygulayarak iyice sağlama alabilirsiniz kendinizi...
Bunlar keneyi sizden uzak tutmak için etkili olan yöntemlerdi. Eğer bir şekilde kene vücudunuza ulaşırsa ve tutunursa da depresyona girmeye gerek yok. Kenenin hastalık yapıcı sıvıları ısırıkla birlikte hemen vücuda zerketmediği; bunun için belli bir biyolojik sürenin geçmesi gerektiği biliniyor. Tabi kenenin hastalık taşıdığı varsayılırsa; zira ülkemizdeki onlarca kene türünden sadece iki-üç tanesinin hastalık yaptığı anlaşılmış. Dolayısıyla, vücuda tutunan keneyi vakitlice sökmek çok önemli; ne kadar çabuk çıkarılırsa tehlike o denli azalıyor; ancak bunun için mutlaka sağlık kuruluşlarına danışmak gerekiyor. Eğer sağlık kuruluşuna kısa zamanda ulaşamayacak durumdaysanız; mesela ormanda kamp atmışsınızdır ya da dağdasınızdır ve ulaşım olanağınız yoktur, TİCK NER isimli basit ama etkili bir cihazla keneyi vücudunuzdan olması gerektiği gibi çıkarabilirsiniz. Bu alet bir set olarak (çıkarma işleminden önce uygulanacak olan bir ilaçla birlikte) yaklaşık 35 YTL’ye satılıyor ve kullanımı çok kolay.
Yanısıra, yayınlardan izlediğim ve anladığım kadarıyla, hastalık yapan keneler açısından riskli olan bölgeler ağırlıklı olarak rakımı 900 metreden yüksek olan, dağ yamaçlarındaki bodur ağaçlıklı kurak ve yarı-kurak bölgelerimiz; özellikle Kastamonu, Karabük, Çankırı, Çorum, Yozgat, Gümüşhane, Bayburt..
Küçükbaş ve büyükbaş hayvancılığın yapıldığı bölgelerde de (çoban köpekleri dahil) dikkatli olmakta fayda var...
Kentlerde ise çöplük çevreleri ve kedi-köpek leşlerinin uzunca bir süre ortada bırakıldığı yerler riskli...
Buna karşılık Akdeniz, Karadeniz ve Ege sahil kuşağında, hele deniz seviyesinde iseniz, tehlike yok; yani plajda gönül rahatlığıyla güneşlenebilirsiniz..
Hepinize selam ve sevgiler...